BLUE JASMINE (Eleştiri)



Woody Allen'ın yazıp yönettiği 48. sinema eseri Blue Jasmine, yine güçlü senaryosu ve karakterleriyle, geçtiğimiz aylarda seyirciyle buluştu. Blue Jasmine hakkında göze çarpan ilk şey, Allen'ın 70'lerde filmlerine uyguladığı formülün bu filminde de görülmesi. Blue Jasmine gayet olumlu eleştiriler aldı. Zaten şöyle baktığımızda, hangi Woody Allen yapıtı olumsuz notlara maruz kaldı ki?

Yıllardır romantik-komedi çizgisinin dışına çıkmayan Allen son filminde; bir zamanlar çok zengin, sosyete sınıfına mensup bir bayanın, emlak işleriyle uğraşan kocasının kendisini aldattığını öğrenince onu FBI'a şikâyet eden, bu şikâyet üzerine federallerin kapsamlı soruşturması sonucunda yıllardır berâber olduğu ve servetinden beslendiği eşinin aslında yasadışı işlerle meşgul bir dolancırıcı olduğunu öğrenmesinin ardından yuvasının dağılışını; evinin, arabasının, mücevherlerinin, giysilerinin, mobilyalarının, çantalarının, takılarının, kısaca tüm mal varlığının elinden kayıp gitmesinden sonra kız kardeşinin evine yerleşip hayatını devam ettirmesini konu alıyor. Ancak yukarıya yazdığım konunun tamamını filmin başında öğrenemiyoruz. Woody Allen bu sefer değişik bir kurgu uygulamış. En başında kim olduğu hakkında en ufak bir bilgimizin olmadığı Jasmine (Cate Blanchett)'in uçaktan inip San Francisco'daki kız kardeşinin evine gidip oraya yerleşmesini izlerken, araya flashbackler dahil oluyor. Film boyunca flashbackler eşliğinde ilerliyoruz, böylece Jasmine'in New York'taki yaşantısı ve geçirdiği krizlere doğrudan ulaşıyoruz. Belirtmekte yarar var ki, bu geçmişe dönüşler filmin yarısını kaplıyor. 

Kadın karakterleri birinci plânda tutan veya başrol görevini vermese de her zaman iyi senaryolar veren, ilginç hikâyeleri ile onları da filmin önemli bir parçası hâline getiren Woody Allen, yine dört dörtlük bir karakter analiziyle karşımızda. Cate Blanchett'in hayat verdiği Jasmine'in atlattığı travmalar, geçirdiği öfke nöbetleri ve bu aksiliklerden mütevellit ömür boyu katlanmak zorunda kaldığı aklî dengesizliğin ekrana yansıtılışına eminim herkes hayran kalacaktır. Flashbackler'in de son derece fayda sağladığı bu durumu etkileyici kılan en büyük faktör şüphesiz Blanchett'in performansı. Kendi kendine konuştuğu sahnelerde bile doğallığını koruyan oyuncu, seyrettiğim en iyi oyunculuklardan biriyle akıllardan uzun süre çıkmayacak gibi.

Vivian Leigh ve Marlon Brando'nun oynadığı, yine tanıdığımız simalardan Elias Kazancıoğlu'nun yönetmen koltuğuna oturduğu A Streetcar Named Desire adlı filmden esinlenen Blue Jasmine senaryosu ve hem başrol hem yardımcı oyuncuların performanslarıyla; türü itibariyle de 2013'ün sayılı filmleri arasına adını yazdırıyor. 


+ Karakter tahlilleri.

+ Cate Blanchett.

+ Woody Allen etkisi.

- Yarım kalan final.


BLUE JASMINE (2013)
8,5/10

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder