PAIN & GAIN: Zor kazanç


Pain & Gain, her sene en az bir adet çıkan Amerikan rüyâsı temalı filmlerin en yeni örneği. Her filmiyle uzun tartışmalara yol açan, filmleri gibi kendi de absürd Michael Bay, Will Smith'li Bad Boys II'den tam 10 sene sonra yine bir suç komedisi ile karşımızda. Dwayne Johnson, Mark Wahlberg ve Anthony Mackie'nin başrolde olduğu film gerçek bir hikâyeden uyarlanmış. Hatta afişin alt tarafına kocaman "This is a true story" damgasını yapıştırmışlar.

Fitness salonunda çalışan vücut geliştirici Daniel Lugo (Wahlberg), Amerikan rüyâsını yaşamak istemektedir. Bu amaç doğrultusunda yanına aynı iş yerinde çalıştığı Adrian Doorbal (Mackie)'ı ve eski mahkûm Paul Doyle (Johnson)'u alır. Zengin insanları kaçırıp onların tüm mal varlığını "zimmetine geçirmek" isterler ancak birbirinden salak, beyinden çok kasları çalışan bu üç şahsın bir araya gelişinden hiç de iyi sonuçlar doğ(a)maz.

Pain & Gain ya çok seveceğiniz ya da nefret edeceğiniz filmlerden. Şahsen arada kaldım. Karakterlerin güzel bir kimyâsı var. Paul, dindar bir hristiyan; biraz da saf. "Kimseyi öldüremem" diye yakınır ama kokaini de götürür bir yandan. Nasıl bir dindarsa artık; "tam s*kime göre hoca buldum" derler ya, öyle işte. Lugo, birçok şeye sahip olmak isteyen, hırslı, emeli uğruna gözü kan bürüyebilen biri. Bir şeyler elde etmek istese de hayatta şansı daima kötü giden bahtsız kişilerden. Adrian ise Lugo'nun gazına gelir ve o da para kazanmak, fakir hayatından kurtulmak ister. İlk olarak çok zengin iş adamı Victor Kershaw (Tony Shalhoub)'u kaçırırlar ve işkence edip haraç kesmeye çalışırlar. Diledikleri varlığa kavuşurlar ammavelâkin adamı elinden kaçırırlar ve film, birinci saatinden sonra asıl olaya giriş yapar.

Transformes: Revenge of the Fallen'ın sinematografı burada da aynı görevi yapmış; kamera kullanımları tuhaf kaçmış. Kötü değil elbette ama tuhaf. Tabii bazen en sakin sahnede bile aşağı yukarı oynamalar, yakınlaştırmalar mevcut ve çoğu zaman sinir bozucudan öte, kafa karıştırıcı.

Diğer dikkatimi çeken bir şey var ki; filmde figüranlar dışında repliği olan iki ya da üç kadının fahişe, hatta gerizekâlı bir seks kölesi olarak yansıtılması. Tamam, Michael Bay'e kadın düşmanı demiyorum, namus bekçisi de değilim fakat normal bir kadın yaratamadınız mı?

Filmin yarısını gece geç saatlerde uykuluyken, diğer yarısını sabah yeni uyanmışken izleyince belki ben bir şey anlamadım. O yüzden sadece kafamda kalanları yazdım. Filme puanlandırma yapmıyorum zirâ kesin bir puan vermem yanlış yönlendirme olur. Son olarak, eğer Pain & Gain'i tek kelimeyle ifâde etmem gerekse, "matrak" derdim...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder