The Avengers başta olmak üzere tüm Marvel yapıtlarının yüz milyonlarca dolar hasılat yapmasıyla berâber, ikinci bir Thor filmi çekmek farz olmuştu. Sinemadan az çok anlayan biri için yeni Thor filminin kulağa son derece riskli geldiği su götürmez bir gerçek. Hâli hazırda stüdyo mahsulü son iki yapım 1 milyar dolar barajını aşmışken, "para için film" düşüncesiyle harekete geçilmesi riski fazlaydı ki bu durum sadece Marvel süper kahramanlarına has bir şey değil; hemen hemen her seri için geçerli. Ne yazık bize ki, "Karanlık Dünyâ" takısı verilen kaslı tanrı Thor: The Dark World, hem ortalamaya hem ilk filme göre büyük hayal kırıklığı.
Süper kahraman filmlerine mantıklı senaryo bulamazsınız; doğaüstü güçlerin ve yaratıkların akla, mantığa sığan uygun bir öykünün imkânsızlığının yanısıra, zaten süper kahramanın kendisi olağanüstü bir şey. Bu nedenle sinema tarihinde çekilmiş hiçbir süper kahraman yapıtında akılla çelişmeyen senaryo bulamazsınız. Bu durum elbette bir eksi veya dezavantaj değil. Beyinsiz bir fikirle bile mükemmel eserler ortaya çıkabilir, ancak Marvel evreninde bu yaratılıcık pek bulunmadığından, bu seçeneği geçelim ve daha olağan şıkka bakalım: "Açıklanabilir" bir hikâye yazmak. Daha fazla gereksiz örneğe girmeye lüzum yok, ama bilmeniz gereken şu ki, Holywood mahsûlü her süper kahraman eserinde aynı taktik uygulanır. Taktik uygulanırken belli bir süzgeçten ve sınırlamalardan geçirilir; üzerine bol bol Hollywood iksiri serpilir.
Bizi ilgilendiren Thor: The Dark World'ün konusuna değinelim. Kâinattan önce karanlık varmış ve karanlığa hükmedenler Kara Elfler'miş. Kâinat yaratıldıktan sonra, Aether adını verdikleri silah ile evreni yeniden eski hâline döndürmeye çalışmak için Kara Elfler savaşmışlar. Sonuç hüsran olmuş fakat liderleri Malekith (Christopher Eccleston) doğru zamanı bulana dek inzivaya çekilmiş, bir kenarda bekliyordur. "Tesadüf eseri", Thor'un insan sevgilisi Jane (Natalie Portman)'in içine girer Aether. Malekith ininden çıkar ve Jane'i aramaya başlar ancak Thor ondan önce davranmıştır ve Jane'i Asgard'a götürmüştür bile.
Thor: The Dark World'ün ne halt olduğunu anlamak için ilk 20 dakikaya bakmak yeterli: İlk filmdeki canlı, ilginç sekansların tam aksine odaksız, sıkıcı, klişe, gülünç aksiyon; yine ilk filmdeki senaryoya hareket katan yan karakterlerin hiçe sayılması (ekran sürelerini toplasan bir dakika etmez!); Odin'in oğluna öğütler vermesi ama kendisinin, 500 yaşında olmasına rağmen söylediği sözlere göre hareket etmemesi; süre çalmak adına artık iyice yaşlandığını belli eden ve Oscar'lık kariyerine zarardan başka bir şey getirmeyen Natalie Portman'ın hayat verdiği Jane'in sonunu önceden bildiğimiz karton bir iş adamıyla yemeğe çıkması ve kötü adam Malekith'in yetersiz ekran süresi ve yüzeyselliğinden mütevellit istenilen kötü adam etkisini yaratamayıp kolay mağlup edilmesi, ki filme en büyük, en kalıcı hasarı vuran da bu son unsur. Bu sinir bozucu hava içinde filmimizi seyrederken, neyse ki kadraja Loki giriyor, filmin ortalarına doğru geçici bir süreliğine de olsa renk katmayı başarıyor.
Aktör/yönetmen Kenneth Branagh'ın The Sopranos, Nurse Jackie, Game of Thrones vb. diziler sayesinde adını duyuran Alan Taylor'a koltuğunu devretmesi, projeye verilen büyük hasarlardan sadece biri. Yönetmenin, GoT sayesinde aşinâlık kazandığı karanlık atmosferi dışında filme hiçbir gerçek katkısı yok. Yeryüzündeki hangi yönetmeni o koltuğa oturtursan oturt, hepsi en az Alan Taylor kadar iş çıkarır. Arkana yaslanıp para babalarının emrini yerine getirmekten başka yapacak iş yok zaten.
En kaba tabir ile basit, özensiz bir film karşımızda. Thor, yapımcıların güvendiği, sırtını dayadığı The Avengers evreninin bir parçası olmasaydı, eminim hiç kimse Thor filmi çekmek için çaba sarf etmezdi. 22 Haziran 2013 tarihinde kaleme almış olduğum eleştirimdeki gibi, sanki film ile uğraşan her insan, kasıtlı olarak Thor'a üvey evlât muamelesi gösteriyorlar. Sokakta Iron Man, Spider-Man, Batman, Captain America vs. aksine, pek Thor hayranı bulacağınızı zannetmiyorum. Son on yıllarda seyirciden para koparmak dışında başka amacı bulunmayan Hollywood blockcuster endüstrisinin ise halkın bayıldığı The Avengers ve Loki gibi malzemeler mevcutken Thor için özenli çalışma sergilemesine gerek yok; zaten Marvel evreninden gereğinden fazla destek geliyor!
+ Loki'yi izlemek her zaman muhteşem.
+ Karanlık atmosfer.
- Filmle ilgili her şey basit; kötü adamlar, çatışmalar, karakterler, kurgu, mekân, dekor vs.
- Odin'in liseli gibi davranması.
- The Avengers'ın başarısına sığınması.
- Yan karakterlerin film boyunca arkaplanda kalması, hatta hiç gözükmemesi!
- Thor'un annesi kimsenin şeyinde değil.
- Yaşlanıyorsun Natalie Portman...
THOR: THE DARK WORLD (2013)
3/10
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder