THE CALL: "Yaptım bile."
ABD'de geçtiğimiz ay giren ancak ülkemizde 5 Temmuz'da vizyona girmesi plânlanan The Call, Brad Anderson yönetmenliğinde bir "gerilim" filmi. Başrolünde Halle Berry'nin yer aldığı yapımın incelemesine hemen geçiyorum.
Bizdeki 155, 110, 112 gibi numaraların bileşimi olan 911'de operatör olarak çalışan Jordan Turner(Halle Berry) çağrılara cevap vermekte, gerektiği zaman -duruma göre- mekâna polis, ambulans, itfaiye vs. gönderebilmekte. Bir akşam, santrale bir arama gelir. Jordan telefonu açar ve genç bir kızın "Evime zorla girmeye çalışıyor. Yalnızım, korkuyorum" demesiyle hareketlenir. Hemen ona sakinleşmesini söyleyen Jordan, üst kata çıkıp ondan yatağın altına saklanmasını ister. Tam tehlike gitti sanılırken telefonu yanlışlıkla kapatan kızı tekrar arayan Jordan, kızın ölümüne sebep olur zirâ çalan telefonu kâtil duymuştur.
Bu olaydan sonra Jordan suçluluk duygusuyla operatörlük mesleğini bırakıp santralde çaylaklara eğitmen olarak göreve başlar.
Yaklaşık 15 dakika süren bu başlangıç, öylesine bir başlangıç değil. Filmde sonraki olaylara karşı bir iskelet görevi görüyor.
Çaylakları eğitirken bir arama daha gelir. Masabaşına öğrencisini oturtan Jordan olayın ciddi olduğunu kavrayınca 6 ay önce bıraktığı işini hiç istemese de tekrar yapmak zorundadır. Yine genç ve sarışın bir kızın giden bir arabanın bagajında mahsur kaldığını öğrenir. İşte film burada başlıyor. Daha ilerisini spoiler vermemek adına anlatmıyorum.
Eğer kız kaçırma temalı bir film çekilecekse öncelikle eşsiz bir "tat" yakalanmalı. Filmde eşsiz bir tat var mı? Yok. Çok gördük biz bu kaçırılma senaryolarını. İzleyiciye yeni bir şey sunmayan The Call'un -zaman zaman tökezlese de- iyi bir tempo yakaladığını belirtmeliyim. 49 yaşındaki Amerikalı yönetmen tempoyu üst düzeyde tutmak için elinden geleni yapıyor.
Filmde seyretmesi keyifli sahneler var. İzlerken gerçekten bir heyecan geliyor. Spoiler olmasın diye söylememeliyim. Yalnız üç-dört adet var bu sahnelerden.
Film, üç oyuncu etrafında dönüyor. Jordan Turney, kaçırılan kız Casey Welson, katil/kaçıran kişi Michael Foster(Michael Eklund). Üç oyuncunun da oyunculukları çok iyiler. Bu konuda bir sıkıntı yok. Filmi izlerken sanki gerçekten yaşanmış bir olayın içine çekileceksiniz. Özellikle Michael Eklund'u izlemek çok zevkli.
Yazının sonlarına gelirken, yönetmenin kurgusunun iyi olmadığını söylemek gerek. 15 dakika süreyi bir olaya ayıran Brad Anderson, filmin sonunu gereksiz bir ivedilikle işlemiş. Hele sonu hiç olmamış, yarım bırakmış.
Arkanıza yaslanıp patlamış mısırınızla izleyebileceğiniz The Call, sinemada izlenirse bilet parasına değer mi bilmem. Fragmanı seyredip siz karar verin. Filme 10 üzerinden puanım 6.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder