Hangover...
2009’da beklenmedik bir çıkış yakalayan The Hangover, eleştirmenler tarafından
sevilmiş, gişede de muazzam bir başarı göstermişti. Modern komedi alanında
büyük sükse yapan serinin -2011’de çıkan- ikinci filmi(The Hangover Part II/
Felekten Bir Gece Daha), ilk filme çok benzerlik gösterdiğinden, aynı şakaların
önümüze sunulmasından, fazla tahmin edilebilir ve hatta özen gösterilmeyip
kolaya kaçıldığından The Hangover’ın gerisinde kaldı. Ve serinin –umarım- son
filmi: Felekten Bir Gece III: Olmuş mu olmamış mı?
İlk 3 paragrafta filmin başını özet
geçtim, zararsız spoiler’lar var. Geçmek isterseniz “Kısaca:” ile başlayan
bölüme geçiniz mübârekler.
Film,
Chow’ın hücresine doğru yürüyen bir tür hapishane şefi ile başlıyor. Şef,
hücreye ilerlerken hapishanede bir isyan çıktığını görüyoruz. Yastıklar,
yataklar yakılmış, ortalık paramparça. Gardiyanlarla çatışmaya giren
mahkumların arasından sıyrılıp yoluna devam eden şef, Chow’ın hücresinin önünde
duruyor ve odasındaki “Hang in there” yazılı posterinin arkasındaki koca
delikten kaçtığını görüyor. Şef, “Chow” diye bağırınca ekranda filmimizin adı
gözüküyor...
Sonraki
sahnede Alan, arabasının arkasına bağladığı zürafa ile “kaza” yapıyor ve bu
olay tüm haber kanallarında konuşuluyor, dergilere “otoyol katliamı” olarak
çıkıyor. Babası, Alan’ı azarlarken kalp krizinden hayata gözlerini yumuyor ve
bir sonraki karede Alan’ı babasının cenazesinde Ave Maria söylerken buluyoruz.
Cenazede “Wolfpack”ten Phil, Stu ve Doug da yer alıyor elbette. Alan’ın ruhsal
durumunun iyi olmadığı konusunda hemfikir oluyorlar ve onu, kendisi gibi
psikolojik durumları bozuk kişilerin kaldığı “Yeni Ufuklar” tesisine göndermeye
karar kılıyorlar...
Saçma,
gereksiz, duygusal olmayan bir duygu boşalımı(!) sonunda Alan ikna oluyor ve
Wolfpack(diğer adıyla Kurt Sürüsü), yollara düşüyor. Arabada gitmekte olan
kahramanlarımız, bir kamyon tarafından durduruluyor, arabadan çıkartılıp ıssız
bir yere götürülüyorlar. Siyah arabadan inen mafya babası Marshall(John Goodman),
Chow’ın kendisinden 21 milyon Dolar çaldığını belirtiyor ve “Chow’ı bulsa bulsa
siz bulursunuz” diyerek Doug’ı rehin alıyor, Chow’ı getirmek için 3 gün süre
veriyor ve arabasına binip uzaklaşıyor. Film, bundan sonra başlıyor asıl...
Kısaca:
Hepimizin sevdiği bir ruh hastası, bir dişçi(yoksa doktor mu demeliydim?) ve
bir okul öğretmeninin kokainsever bir hırsızı yakalamaları üzerine kurulmuş
film. Alan’dan bahsetmek istiyorum. İlk filmde Alan garip bir kişilikti fakat
akıllı yönleri de vardı(hele kumar oynadıkları sahne...). İkinci filmde yine
Alan’ın üzerine oynadılar fakat diğer karakterler yine aktifti, orijinallikten
uzaklaşsalar da aksaklıklar yaşansa da senaryo karakterlere daha homojen
dağılmıştı.
Üçüncü
filmde ise ön değerlendirme yazımda yazdığımın aynısı oldu: Filmi Alan’ın
üstüne omuzladılar. Tamam, Alan karakteri ilginç, kritik sahneler için uygun,
onu oynayan aktör yetenekli. Ama abartmamak gerek. Koca filmde yaptığı saçma
ilkokul esprileri, Stu’ya gereksiz yere birden fazla kez yüklenmesi saçmaydı ve
kesinlikle komik değildi. Üstelik en gıcık olduğum yer bir işi yapmaya
başlarken Alan’ın çıkıp “Bekle, n’apıyorduk?” demesi. Böyle amatörce
hazırlanmış replikler filmin her tarafında var. Spoiler vermemek adına
söylemiyorum tabii.
Gülmenin de
çeşitleri vardır, biliyorsunuz. Bir sahne gelir küçük tebessüm gösterirsiniz,
bir replik gelir gülersiniz, bir olay olur gülmekten yerlere yatar, saniyelerce
susmazsınız. Herkes değişik bir isim verir son bahsettiğim vaziyete. Ben,
“kopma” olarak bahsedeceğim yazımda.
Komedi
filminin amacı güldürmektir değil mi? 2009 ve 2011 yıllarında çıkan filmlere
gittim, gördüğüm kadarıyla seyirciyi güldürmeyi başardılar. Hatta herkesin
koptuğu birkaç sahne vardı. Felekten Bir Gece III de bir tane bile sahne yok
herkesin aynı anda güldüğü/koptuğu. Eğer bir espri yapılınca salonda herkes
değil de –atıyorum- x grubu gülüyor, y grubu gülmüyorsa ve başka bir sahnede y
grubu gülüp x grubu gülmüyorsa, bu film iyi bir komedi değildir. İşte The
Hangover Part III’ün sorunlarından birisi budur.
Bir şey daha dikkatimi çekti: Müzikler. Fazla uzatmadan demek lâzım ki bu filmde müzik yok. Birkaç tane var, o da serinin ilk iki yapımından alıntı. Özensizlik yine söz konusu.
Başlıkta
belirttiğim gibi biraz “dram” da var filmde. Yapımcılar neyi amaçladılar
bilmiyorum fakat komedi türündeki filme yüzde yüz başarısız ve sahte duygusal
sahneler eklemişler ki, karman çorman bir hâle getirmişler. Uzun lafın kısası,
komedi ve dramın zevksiz karışımından Felekten Bir Gece III doğmuş...
Oyunculuklara
gelelim. Heather Graham(Stu’nun eskiden evlendiği striptizci), Ed Helms(Stu) ve
Ken Jeong(Chow)’un performansları çok zorlama olmuş, belli. Bu sene “Silver
Linings Playbook” ile Oscar adayı olan Bradley Cooper(Phil) da bayağı sırıtmış
bence. Oscar adayı bir oyuncuya yakışmamış. Yalnız John Goodman(Marshall)’ı
alkışlamak gerek. Oynadığı tüm sahnelerin üstesinden zorlanmadan gelen
deneyimli aktör, yine onda onluk oyunculuk sergilemiş. Zach Galifianakis(Alan)
ise ortalama...
Yazının
sonlarına yaklaşırken, düşünüyorum da eğer Phil ve Stu yerine herhangi iki kişi
yer alsa filmde, ne kaybedilirdi? Sanki(sankisi fazla oldu) filmde Alan başrol,
Stu ile Phil yan karakterler. Bakın diğer filmlerde öyle değildi. Todd Philips
bu hataya düşmüş ve büyük yanlış yapmış.
The Hangover
Part III tek bir film olarak değerlendirilirse “eh işte”lik bir komedi; eğer
bir serinin son filmi olarak incelenirse başarısız bir yapım. Ben daha şanlı ve
komik bir son beklerdim ama olmadı. Bana ve filmi izleyenlerin yüzde doksanına
göre bir hayal kırıklığı...
Posterde Harry Potter ve Ölüm Yadigarları'nı tiye almışlar. |
THE HANGOVER PART III
İyi
yanları:
ü Önceki yapımlarından farklı bir
konsept denemeleri.
ü Wolfpack geri döndü.
ü Beklenmedik son sahne.
ü Diğer filmlere göndermeler.
ü John Goodman.
Kötü
yanları:
Ø Başarısız espriler.
Ø Amatör replikler.
Ø Müzikler bakımından kolaya kaçılmış.
Ø Komik olmaya çalışıyor ama değil.
Ø Filmi tek kişi üzerinden götürmeleri.
Ø “Aşk” olayına hiç girmeselermiş.
Ø Mike Tyson’ın yokluğu.
Ø Final jeneriğinde neden resimler yok?
SONUÇ: 5 / 10
hmm ok
YanıtlaSil