GAME OF THRONES: 4. Sezon 1. Bölüm (İnceleme)


Neredeyse bir yıllık aradan sonra, nihayet Westeros'un entrika, savaş, ölüm, politika dolu fantastik dünyasına geri dönüyoruz. Geçen sezonun sonuna doğru, çok hazin bir hadise yaşanmıştı hatırlarsanız. Kırmızı Düğün adıyla hafızalara kazınan bölümde Stark Hanesi, Lannisterlar tarafından, Freyler aracılığıyla adeta soykırıma tabii tutulmuştu; himayesindekilerin "Kuzeyin Kralı" lakabıyla hitap ettiği Robb ve annesi Catelyn başta olmak üzere nice Stark üyeleri öldürülmüş, cesetleri de ya hanenin simgesi olan kurtla birleştirilmiş ya da nehre atılmıştı. Katliamın hemen ardından gelen, Daenarys'in solo bölümü sayılabilecek sezon finaliyle bile, hâlâ olayın şokunu atlatamamış biz seyirciler, yeni sezonu iple çekerken, diğer yandan lânet ediyorduk. Dizi elbette burada bitecek değildi. Game of Thrones, son on yılın en çok izlenen ilk üç TV yapımından biri, getirisi tahmin edebildiğinizden çok daha fazla. Üstelik, kitapların yazarı George R.R. Martin, karakterlerini öldürmeyi seviyor, malum, bunu yaparken, okurlarının düşüncelerini arka plana attığı da görülmüyor değil. En büyük dileğimiz, 66 yaşındaki yazarın, serinin sonunu getirmeden hayata gözlerini yummaması...

Yeni sezonda ilgimi çeken ilk şey, özetlerde gösterilen Ned Stark oldu. Tam olarak yeni bölümün içeriği sayılmaz, ama gelecek dakikalarda bahsi geçecek Valyria çeliği açısından değerliydi, hem Ned Stark'ı görmek de hiç fena sayılmaz. Gelelim bir sonraki değişikliğe; özet ile açılış sekansı arasına kısa bir sahne koyup onun ardından jeneriğe geçilmesi. Böyle devam eder mi, bilmiyorum. Pek tabii hoş bir değişiklik olduğu da inkâr edilemez. Seyirciyi gaza getirmek açısından birebir. 

Bölüm başlayıp birkaç sahne ilerledikten sonra, o gizemli dünyaya bir kere daha adım atıyoruz, artık onun içindeyiz, yeniden. Jaime, Tywin, Tyrion, Bronn, Cersei, Daenarys, Jorah Mormont... Hepsi sırayla kadrajdaki yerlerini alıp hikâyeyi sürüklerken, gözlerim diğer karakterleri arıyor. Bir bölümde hepsine sıra gelmeyeceğini fark ettiğimde, bir nebze hayal kırıklığı kaplıyor içimi. Yanlış anlamayın, kötülemek için demiyorum. Sadece Stannis'i ve ekibini görmek isterdim. Diğerleri, özellikle Bran, en az ilgimi çeken, hatta olmasa da olur diyeceğim bir olay örgüsüne sahip.


"İki Kılıç" adlı bölümün apaçık anlatmayı amaçladığı birkaç şey var. Birincisi: Lannisterlar güvende değil. Velhasıl Tyrion. Kendisinin deyişiyle, hem akrabaları hem düşmanları tarafından öldürülmek isteniyor, Shae ile olan ilişkisi de tehlikeli, ayrıca elinden kayıp gidecek görüntüsü veriyor. Jaime ve Cersei de keza, bu sezon başlarına gelecek var, benden söylemesi. Joffrey, bildiğimiz Joffrey, bu gidişat ile ömrünün pek uzun olduğunu düşünmüyorum. Tüm bu karmaşa içinde, tek kontrol sahibi kişilik görüntüsünü Tywin Lannister vermekte. Lâkin, mütemadiyen ani ataklara ve komplolara tanık olan Kralın Şehri'nde aşırı kontrol ve düzen manyaklığı, herkesçe aranan bir vasıf değildir takdir edersiniz ki. İttifak arayışı amacıyla yaptığı hamlelerde aileyi birbirinden ayırması da işin kaymağı. Yine de Tywin deneyimli biri ve her türlü karmaşadan başarıyla sıyrıldı bugüne kadar. 

Üç yıldır türlü türlü taht oyunlarıyla önüne çıkan herkesi tek tek deviren Lannisterlar'ı, dördüncü sezonda bekleyen tehditlerden biri de Tyrell hanesi. Düğün konvoyunda yer almayıp geneleve yönelen, orada da rahat duramayıp kılıcına davranan Prens Oberyn'i son anda yakalayan Tyrion, üstü kapalı ve ağır söylemlere maruz kalırken, Stannis, bölümde gösterilmese bile, Işık Tanrısı'nın yardımıyla güçlenmeye devam ediyor. Uzaklardaki Khaleesi, ölümcül ordusu ve ejderhalarıyla korku salmaya başlıyor. Starklar yarıştan çekilmiş gibi gözükse de, Bran, savaşın sonucunu etkileyecek bir şeyler yapabilir. Nereden bakarsak bakalım, bu sezon Lannister hanesinin düşüşü, ana tema. Ve lanet olsun, Oberyn aşırı ürkütücü bir kötü adam; Kont Riario'nun yandan yemişi (bkz. Da Vinci's Demons)!

Riario'ya çok benziyor!

Gelelim Khaleesi'ye... Tekrardan genelleme yapacak olursak; -her ne kadar ansambl özellik gösterse de- her sezonun üzerinde durduğu bir hane var. İlk sezon, Starklar. İkinci sezon, Lannisterlar. Geçtiğimiz sezonda ise ibre Khaleesi'ye denk geldi. Kabul edelim ki son üç yıldır en iyi hikâye örgüsüne sahip ilk üç karakter arasına adını kolaylıkla yazdırır. Khal Drogo'yla birlikte oluşu, ilk başta nefret edip sonra aşık oluşu, Dothrakiler'e kanının ısındığı sıralarda kardeşinin katledilmesine ses çıkarmayışı, ardından gelen Drogo'nun sarsıcı ölümü, ejderhaları alıp beslemesi, büyütmesi, ordular satın alıp efendilerini öldürtmesi, köyleri ele geçirip fakir halktan ve kölelerden kendine bir millet yapması... Gerçekten inanılmaz. Fakat öyle görünüyor ki bu sezon pek ilginç şeyler gelişmeyecek, Khaleesi cephesi arka plâna itilecek, ejderhaların ehlileştirilme çabaları dışında kayda değer şeyler görmeyeceğiz. Tahminimce söylüyorum bunları. Umarım yanılırım.


Kuzey'de de enteresan olaylar gelişiyor. Sezondan sezona piç, karga, yabanıl, hain türevi sayısız sıfatlara gömülen Jon'un işi zor gözükmekte. Gece Nöbetçileri'nin ve üstlerinin bir kısmının güvenini kaybetti. Ancak asıl sorun bu değil. Asıl sorun, Mance Rayder'ın yaklaşmakta olan, kendi deyişiyle, 100.000 kişilik -aralarında insan yiyen insanımsı Thennler'in ve devlerin de bulunduğu- muazzam ordusu. İnsan yiyen insanımsı Thennler  korkunç. Bakalım nasıl işleyecekler savaş mevzusunu. Umarım ikinci sezondaki gibi abartılı görsel efektleri göze sokup ikinci sınıf koreografisi yapmazlar. GoT'un ciddi adımlar atması gerek kılıç düellosu sekanslarında, üç yıldır sağlam kılıç savaşı çok gördük, kabul, ama hiçbiri akılda kalıcı değildi ve hareketler, aşırı basitti, kült Türk filmi Dünyayı Kurtaran Adam'dakinin bir üst versiyonuydular adeta!

Game of Thrones'un nüvesinde karakter, mekân, olay çokluğundan kaynaklanan mecburî gruplaşmalar mevcut. Bu kategori özelinde son sezonun başını çeken Jaime ile Brienne ikilisi oldu. Kralın Şehri'ne doğru uzanan çetin yollarde eşlik ederek kendilerine sempati duyduğumuz karakterler, şu an seyircinin gözünde prestij kazanmış vaziyetteler. Yeni sezonda, boşalan koltuğa oturacak şanslı kişiler Tazı ile Arya olmalı ki, son 10 dakikada bunun sinyalini verdiler, aynı zamanda bölümün en iyi anlarını da oluşturan isim oldular.

Sakallı hâli daha iyiydi...


+ Her karakter için düzgün girişgâh.

+ Lannisterlar tehlikede.

+ Tazı-Arya ikilisi.

- Daenarys'in ilgi çekiciliği kalmadı.

- Stannis'in yokluğu (şimdilik).


GAME OF THRONES S04E01
8,5/10

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder