THE HATEFUL EIGHT (Eleştiri)


The Hateful Eight, Quentin Tarantino dehasının kariyerinde belki de yapım süreci en çetrefilli geçen eseri oldu. İnternete sızan senaryo, Tarantino’nun geri vites yapması, ABD’deki polislerin filmi boykotu, elli senedir kullanılmayan Ultra Panavison 70 teknolojisi darken, The Hateful Eight bir geldi pir geldi. Star Wars ile yakın tarihlere denk gelmesinden mütevellit arkaplanda kaldığı da söylenebilir. Normal koşullarda, efsâne besteci Ennio Morricone’nin 40 yıl sonra bir western filmi için orkestra karşısına geçeceği bile tek başına büyük yankı uyandırırdı. Lakin bunlar detay, ve elimizde son çalışmanın dışında başka detayların önem arz etmediği bir sanat eseri var.

The Hateful Eight’in önceki Tarantino filmlerinde görmediğimiz hatrı sayılır sayıda farklılık taşıdığını belirtmek lâzım. Öncelikle bütün film, tek bir mekânda geçiyor denebilir. Reservoir Dogs bile yanında halt etmiş mekân çeşitliliği konusunda. Bu kötü bir şey değil. Sekiz adamın bir fırtınada mahsur kalışı ve birinin yalancı olduğu ortaya çıkıp diğerlerini öldürme tehlikesi etrafında dönen senaryodan ve diyalog ustası bir yönetmenden öbür türlüsü beklenemezdi. 187 dakikalık bir süreye sahip The Hateful Eight, Tarantino 6 bölüme ayırsa da esasında ekran süresi hemen hemen eşit iki perdeden oluşuyor. İlkinde upuzun konuşmalar, ikincisinde ise asıl “aksiyon” boy gösteriyor. 

Tarantino, yeni filminin satır aralarına çok ince mesajlar yerleştirmiş, şu ana kadarki en sağlam alt metine sahip eseri olduğunu söylemek zor değil. Tabii karşımızdaki adam belli, spesifik bir satirik amaç güdülmediği de belli. Yani bir sistemi yerden yere vuran bir şey beklemek hayalcilik olur. 3 saatlik ekran süresince seyirciyi sıkıntıdan gebermekten kurtaran büyük bir etken oluyor aynı zamanda, farklı şivelerden ve deyişlerden oluşan diyaloglar. Bu görevi yerine getiren oyunculardan Jennifer Jason Leigh, kesinlikle açık ara favorim oldu; Samuel L. Jackson, Kurt Russell, Walter Goggins ve Tim Roth ise zaten dar bir kadroda öne çıkmayı başarıyorlar. Tüm isimlerin doğru tercih olduğunu anca filmi seyredince anlamak mümkün. 

The Hateful Eight’in temel problemi de basitliğinden kaynaklanmakta. Bir II. Dünya Savaşı hikâyesi, veya vahşi batı zamanında bir zencinin sevgilisi için zincirlerini kırması gibi kompleks yapıdan çok uzakta, anlatım gücünü şüpheden alan bir film. Tek bir yerde vuku bulması üç saatlik süreyle birleşince –ister istemez- problem yaratabiliyor. 

Sonuç olarak The Hateful Eight, 12 Angry Men’in katillerden oluşan, hybrid western versiyonu ve kesinlikle sinema salonlarında 70 mm’lik bobinin ihtişamıyla seyredilmeyi hak eden bir diğer başarılı Quentin Tarantino yapıtı. 

+ Ennio Morricone enstantaneleri.

+ Muhteşem oyunculuklar.

+ Nostaljik çekim tekniği (70 mm).

- Esasında fazla basit. 

8,5/10

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder