CLOVERFIELD: 70 dakikalık eye candy


Böyle şeyler hep Amerika'da olur zaten. Özellikle New York City'de... Arkaplâna NY'yi almış kıyamet temalı yapımlar, sırf filmler için geçerli değil, o kadar fazla ki; hangi birini sayayım? İşte Cloverfield, yine Amerika'da meydana gelen bir uzaylı saldırısını, bir grubun gözünden anlatıyor. Bir veda partisinde kamerayı eline alan arkadaşın filmin başından sonuna elinden düşürmeyeceği çekimine tanık oluyoruz. Evet, film boyunca sabit bir kamera yok. Onun yerine sinir bozucu, baş döndüren; yönetmenin diğer korku filmlerinden ayrı, kendi tarzını yaratmaya çalışırken bocaladığı bir kamera kullanımı var. Yaratıkları ve kişileri ayrıntılı olarak görememeyi geçtim; iki saniye, bak iki saniye, şu kamerayı sabit tut. Çok mu şey istedik acabâ? İlla farklı bir şeyler üreteceğim diye klişelerin en büyüğüne imzâ atılmış...

Filmin iyi olduğu yegâne konu, sürekli merak içinde olmamız. Ki bu da büyük bir artı değil; dünyâyı istila edenlerin kim olduğunu hepimiz bilmek isteriz herhâlde. Ancak bu isteğimiz de yerine getirilmemiş zirâ filmin sonu tek kelimeyle rezalet.

Cloverfield ilk başlarda ilgi çekici olsa da, yaratıklar geldiği andan itibaren bu özelliğini kaybediyor ve klişelerle bezeli, başarısız bir seyirlik ortaya çıkıyor; tam "Eye Candy" tabirine yakışır bir durum. Film kısa olunca, yazı de kısa oluyor doğal olarak. Filmin süresi topu topu 70 dakika!



CLOVERFIELD (2008)
2/10

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder