007 Sorunsalı


Sanıyorum uzun yıllar sonra ilk defa bir 007 filmi, seriyle ilgili çeşitli tartışmalardan ötürü arkaplanda kaldı. Evet, SPECTRE’ın başına gelen tam da bu: Genel anlamıyla prodüksiyon şirketlerinin ortaklığı ve Daniel Craig’in tutarsız açıklamaları, SPECTRE’ı seyrederken sadece filme konsantre olmamızı zorlaştıracak türden. Demek değil ki SPECTRE gişede kötü yapacak, tam tersine selefini aratmayacağını düşünüyorum. Milyar dolar olmasa bile, çok yaklaşır. Gelin, biraz dedikodu yapalım.

İnsanların aklındaki en önemli soru, bu Daniel Craig’in 007’si için son mu? Filmi biraz geriye sararsak, SPECTRE 2013'te tüm kadrosuyla beraber duyurulduğunda kimsenin aklında bir son film düşüncesi yoktu. Bu düşünceyi somutlandıran ilk ve en önemli kaynak, Bond’un kendisi, Daniel Craig oldu. Dördüncü kez role bürünen Craig, sene başından beri verdiği röportajlarla seriyi bırakmaya göz kırptı. Haberleri düzenli takip eden biri olarak, geçtiğimiz aya kadar radikal soruları geçiştirdiğini, şakayla karışık cevap verdiğini görürdüm. Fakat filmin çıkmasına bir ay kala, tabiri caizse katıldığı her programda gündemi bomba yağmuruna tuttu. Bunlardan öne çıkanları, birkaç hafta arayla yaptığı açıklamalar. Önce apaçık bir şekilde bir filmlik daha sözleşmesi olduğunu, işi tamamlayıp gideceğini; ardından ise şu sözleri sarf etti: Aptal olmayın. Yeni bir Bond filmi yapacağıma bileklerimi keserim daha iyi. 

Saldırmaya gerek yok. Daniel Craig’in kafa karışıklığına anlam veriyorum. James Bond rolünü sırtında taşımanın verdiği sorumluluğu ve üstün çalışmayı ancak hayal edebiliriz. Sözleşme detayları elimizde yok fakat 007'nin yüzüne bürünmek, beraberinde çok sıkı uygulamalar getiriyor: Sağlığına ve kilona dikkat etmek ve istediğin her filmde oynama fırsatı bulamamak gibi. Yani Craig, ne zaman James Bond serisi dışında başka bir yapım için masaya otursa, önce MGM’in iznini alması lâzım. Oynadığı rol, James Bond’a benzememeli. Oynadığı rol, onu sakatlamamalı. Oynadığı rol, onu yormamalı. Oynadığı film, yine James Bond temalı bir film olmamalı. The Girl with the Dragon Tattoo için 22 kilo alması ve Cowboys and Aliens’ta yer almak için verdiği uğraş, örnek verilebilir. Bu ve bunun benzeri şeyler, belki söylemesi zor değil ama, sinema sektörüne aşık biri için bir süre sonra katlanılmaz seviyeye geliyor olmalı. Her şey para değil nihayetinde. Daniel Craig sinemayı seven, farklı mecralara atılmaktan çekinmeyen bir isim. Kendi ifadesine göre iki yılını alan SPECTRE, artık illallah dedirtmiş olabilir. Saygı duymaktan başka çaremiz yok.



Bu tartışmanın bir diğer boyutu, veya perde arkası, Metro-Goldwyn-Mayer (MGM) ve Columbia Pictures (Sony) ile alakalı. MGM, 1981’den bu yana James Bond filmlerinin distribütörlüğünü yapmakta. Aynı yıl satın aldığı United Artist’in 1997’de batmasıyla, Casino Royale’e (2006) dek olan yapımları tek başına üstlenen MGM, Casino Royale’den hemen önce Sony ile anlaşma yaptı ve iki film için yarı yarıya anlaştı. MGM’in 2010 yılında iflasa sürüklenmesiyle Sony geri adım attı ama seriden vazgeçmedi: Yeni ortaklık yüzde yirmi beşe yetmiş beş pay ile Sony’nin rakamsal aleyhineydi.

Gişe başarılarına bakarsak bu anlaşmalar iki taraf için mutlaka kârlı oldu. Skyfall’un (2012) üstün yapım masrafı için MGM’in Sony’ye ihtiyacı vardı, Sony içinse para yapacak, stabil isimlere. Nitekim Sony, The Girl with the Dragon Tattoo (2011) ve Total Recall (2012) için de ortaklık yoluna başvurdu.

SPECTRE, 300 milyon doların üzerinde bütçesiyle tüm zamanların en pahalı ikinci sinema eseri, ortaklığın son filmi. Fakat iki şirket de devam edip etmeme konusunda kararsız. 007 serisi, MGM’in tek büyük umudu olabilir, onlar için olmazsa olmaz. Sony içinse yapım masrafı ne kadar yüksek olursa olsun durumu artıya çevirecek ve para akışını sağlayacak potansiyele sahip. Sony Pictures Entartainment’ın geçen yılki e-mail fiyaskosuyla özel mesajlaşmalarının halka sızdırılması, bazı varsayımları belirleyici kılmakta. Örneğin; detayları bilemiyoruz ama anlaşılan o ki Sony, MGM için bulunamaz türden bir ortak, distribütörlük masrafları için çok hafifletici olduğu belli. Öte yandan Disney’nin MGM ile anlaştığı iddiaları da bir süredir gündemde. Buradan ne çıkar bilinmez ama şu kesin ki, SPECTRE’ın gişe hasılatını görmeden kimse adım atmayı tercih etmiyor.


Hem şirketlerin çalışması hem de olası yeni James Bond yüzü, tamamıyla SPECTRE’ın başarısına bağlı. Beklenenden iyi sonuç verirse, Daniel Craig’le kalacağımızı düşünüyorum. Önümüzdeki üç yıl içinde şatafatlı bir finalle de vedasını eder, MGM’in yüzünü güldürürdü. Sam Mendes, son iki filmin deneyimli yönetmeni, bir 007 yapımında çalıştıktan sonraki altı aylık süreçte hayatınızla ilgili önemli karar almamalısınız diyerek serinin etkisini dile getirmişti. Daniel Craig, ne derse desin, resmî sözleşmesine uymak zorunda. 

Eğer bekleneni veremezse, o zaman ne olacağını tahmin etmek güç. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder