X-Men, hem sinema hem çizgi roman
mecmuasında kendine ayrı bir yer edinmiştir. Bunun en temel sebebi ise homo
sapienlere oranla daha fazla mutasyon geçirmiş olarak doğan ‘mutant insanları’
merkezine taşıması, ve karakterlerini bitmek bilmeyen bir kimlik kargaşasına
sokmasıdır. Felsefe ile aksiyonu, dost ile düşmanı iyice harmanlayan serinin
ilk iki filmi, başyapıt yaftası yapıştırmaya az çok yetse de üçüncü film The
Last Stand ile büyük yara alınmış, X-Men çizgisinden çıkıp üç yıl sonra vizyona
giren X-Men Origins: Wolverine de yarayı derinleştirmişti tabiri caizse.
Denkleme yeni değişkenler eklenmedikçe X-Men yerinde sayıklamaya mahkumdu. Neyse
ki bu geniş evren yetim yerine konulamaz idi. Matthew Vaughn’ın First Class’ı,
seriye sil baştan bir başlangıç yapmak adına her gereksinimi karşılıyordu.
Geçen yılki revize edilmiş Wolverine’in ortalama performansının ardından, şimdi
X-Men 1 ve 2’den sorumlu deneyimli yönetmen Bryan Singer’ın tekrar koltuğuna
oturması ile Days of Future Past, gayet makul Türkçe adıyla Geçmiş Günler
Gelecek, bir yandan First Class’ın
izinden giderken bir yandan da Bryan Singer’ın stilize ettiği psiko-noir ruh
hâliyle boğuşuyor.
POMPEII (Eleştiri)
Dergilerden okuduğumuz, internette gördüğümüz, televizyonda defalarca seyrettiğimiz Napoli yakınlarındaki Pompeii şehrinde konumlanan Vezüv Dağı'nın patlaması M.S. 79'da vuku bulmuş ve binlerce insanın ölümüne sebep olarak birkaç kenti haritadan komple silmiş, İtalyan Yarımadası'na kalıcı zararlar vermiştir. Yanan evler, dağılan aileler, küle dönüşen insanlar... Doğal afet deyip kestirip atamayız, buna felaketten başka bir sıfat yakıştırılamaz. 3D'nin gelişmesiyle birlikte bu felaketi fırsata dönüştürmekte fazla gecikmeyen Hollywood sineması, felaketten 2000 yıl sonra Pompeii halkının son zamanlarını anlatan bir film ile karşımızda. Aslında Pompeii'nin neyi anlatmak istediği bile belli değil. Şöyle ki...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)